Bosna Hersek'in bağımsızlığı yolunda liderlik yapan ve derin bilgi birikimiyle "Bilge Kral" olarak tanınan Aliya İzetbegoviç 8 Ağustos 1925 tarihinde Bosna Hersek'in kuzeybatısında bulunan Bosanski Samac kentinde dünyaya geldi. Ticaret yaparak geçimini sağlayan babası Mustafa Bey çocuklarına daha iyi bir gelecek sağlamak amacıyla oğlu henüz 2 yaşında iken Saraybosna'ya taşındı. Aliya, lise dönemini Saraybosna'nın en prestijli okulu olan Birinci Erkek Lisesi'nde tamamladı.
Lise yılları iç dünyasının çalkantılı dönemiydi
Çocukluk döneminde Müslüman olan ailesinden özellikle de annesinden iyi bir dini eğitim aldı. Lisede okurken gençliğin verdiği heyecanla bir dönem kominist propagandaların etkisinde kaldı. Bu dönemde toplumsal olaylarda yaşanan haksızlıklar ve Batı felsefesine ait eserler okumasıyla inanç dünyasında sarsıntılar yaşamış olsa da kominist fikirlerin din karşıtı yaklaşımlarından sıyrılarak Müslüman olarak yaşamına devam etti.
Lise ikinci sınıfta iken Genç Müslümanlar Derneği'nde faal olarak çalışmalara katıldı. Dernek çalışmalarının yanında Doğu Bosna'dan gelen mültecilere yardım faaliyetlerinde gönüllü olarak yer aldı. Lise çağında kabiliyetli bir genç oluşu ve İslami konulardaki yaşayış tarzıyla öneçıktı. O dönemde lisedeki arkadaşlarıyla dini konularda tartışmak için Müslüman Gençler Kulübü'nü kurdu. Kulüp kısa sürede büyüyerek uluslararası bir yardım derneğine dönüştü. Özellikle 2. Dünya Savaşı'nda ihtiyacı olan çok sayıda insana büyük miktarda yardımlar yapıldı.
Aliya İzetbegoviç'in siyasal yaşamı
Dönemin ülke yönetimini elinde tutan kominist rejim dinlerin toplum yaşamı içindeki varlığını çok kısıtladı. İzetbegoviç, İslami görüşü savunduğundan ve ateizme karşı olduğundan mevcut yönetimin hedeflerinden biri haline geldi. Bu tutumu nedeniyle beş yıl hapis cezası aldı. Aliya İzetbegoviç'in çektiği sıkıntılar 1953 yılında iktidarı ele geçiren Tito zamanında çok daha fazla arttı.
1974 yılında hayata geçirilen bazı düzenlemeler ülkede İslami kuruluşların faaliyetlerine kısmi olarak imkan tanıdı. Bu sayede bazı camiler ve medreseler yeniden hizmet vermeye başladı. 1980 yılında Devlet Başkanı Tito'nun hayatını kaybetmesiyle Federasyon Cumhurbaşkanlığı konusunda bir anlaşmazlık ortaya çıktı. O dönem 6 eyaletten oluşan Yugoslavya bu yönetim bunalımını altı federal eyaletin her birinin Cumhurbaşkanının sırayla bir yıl federasyon Cumhurbaşkanlığı yapması üzere anlaşma yaparak atlattı.
Bu gelişme Yugoslavya'da kısmi olarak demokratikleşmenin önünü açmış oldu. İzetbegoviç'in oğlu bu ortamdan yararlanarak babasının makalelerini bir kitapta toparlayıp, 1983'te "İslamî Manifesto" adıyla yayınladı. Kitabın yayınlanması geniş çapta bir yankı uyandırdı. Mevcut rejim bu gelişmeye tahammül edemeyerek İzetbegoviç'i Avrupa'nın ortasında İslam Cumhuriyeti kurmak istemesiyle suçlayarak, 14 yıl hapis cezasına mahkum edildi. Daha sonra Yargıtay kararıyla hapis cezası 11 yıla indirildi. 1988'de çıkarılan bir afla da serbest bırakıldı. İzetbegoviç tahliye olduğu dönemde dünyada bulunan komünist rejimler çöküş içerisine girmişti.
Bu dönemde Demokratik Eylem Partisi'ni kurdu. Parti, 5 Aralık 1990 tarihinde Bosna'da gerçekleştirilen Genel Seçimleri kazandı ve Aliya İzzet Begoviç ülkenin Cumhurbaşkanı oldu. Ancak 14 Mart 1996' hastalığı sebebiyle görevini bırakmak zorunda kaldı. 1990'lı yıllarda Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti içinde bir bağımsızlık hareketi içerisine girdi. Bosna-Hersek de 1 Mart 1992'de gerçekleştirdiği referandum sonrasında bağımsızlığını ilan etti.
Fakat Sırplar hemen arkasından Bosna yönetiminde söz sahibi olan Müslümanlara karşı savaş açarak katliama başladılar. Hırvatistan ve Slovenya'nın bağımsızlık mücadelesine destek veren Avrupa Birliği ve ABD, Bosna-Hersek'i Sırp saldırıları karşısında yalnız bıraktılar. Müslümanlar bu savaşta askeri açıdan oldukça zayıf bir konumdaydılar. Bu yüzden Sırplar Bosna'nın önemli şehirlerini işgal ettiler. Ayrıca Sırplar ele geçirdikleri bölgelerde büyük katliamlar gerçekleştiriyorlardı.
Özellikle camileri ve İslamî izler taşıyan tarihî eserleri tahrip ediyorlardı. 1995 yılında ABD'nin zoruyla imzalatılan Dayton Anlaşması'yla savaş sona erdi. Savaşın sonucunda 250 bin insan hayatını kaybetmiş, 1 milyondan fazla insan da mülteci konumuna düşmüştü. Bosna-Hersek topraklarının % 51'i Müslümanlara ve Hristiyan Hırvatlara, % 49'u da Sırplara verildi. Ülkenin yönetimi de bu üç halk arasında paylaştırıldı.
Bunun yanında Amerika Birleşik Devletleri, Müslümanlara ellerindeki silahları imha etmelerini ve ABD patentli silahları, yedek parçasız bir şekilde satın almalarını şart koştu. Aliya İzzetbegoviç bu olaydan ülkesini en az zararla kurtarmaya çalıştı. 19 Ekim 2003 tarihinde Saraybosna'da vefat eden Aliya İzzetbegoviç, yaşamı boyunca birçok eser yazdı.
ESERLERİ
- İslam Manifestosu
- İslam Deklarasyonu ve İslamî Yeniden Doğuşun Sorunları
- Doğu ve Batı Arasında İslam
- Tarihe Tanıklığım
SÖZLERİ
- Hayvanlar açken tehlikeli olur. İnsanlarsa tokken tehlikeli oluyorlar.
- Din ahlaktır; onu hayata geçirmek ise terbiyedir.
- Biz de zalimlerden olursak, zulme karşı savaşmamızın bir anlamı kalmaz. Kitaba uyacağız.
- Bir şahsın yüceltilmesi hadisesi, geçmişte ve bugün var ama İslam'a kesinlikle yabancıdır! Çünkü bu bir çeşit putçuluktur!
- Çok yaşadım ve çok yoruldum. Şimdi sevgilime kavuşmak istiyorum.
- Özgürlük verilmez, alınır.
- Kur'an ve İslam sadece hocalara bırakılmayacak kadar önemlidir. - İyi insan olmadan iyi Müslüman olamayız.
- Biz ölüyoruz ama onlar da kazanmıyorlar.
- İlimle din birbirinden ayrıldığı takdirde din insanları geri kafalılığa, ilim ise ateizme sürükler.
- Düşmanına benzediğin zaman, savaşmanın anlamı kalmaz.
- Bu adil bir barış olmayabilir; fakat süren bir savaştan daha iyidir.
- Bütün yücelik ve şükran Allah'a aittir ve insanların gerçek kalitesini ancak Allah tespit edebilir.
- Ben Müslümanım ve Müslüman olarak kalmaya kararlıyım. Bu hayatımın sonuna kadar böyle devam edecek. Çünkü İslam benim için iyi ve asil olmanın en doğru ifadesidir.
-Olduğunuz gibi kalın. Dininizi, milliyetinizi koruyun. Kimliğinizi kaybetmenin bedeli köleliktir.
- Müslümanlar, hayatta nasıl uygulanacak sorusundan kaçmak için Kur'an'ın nasıl okunması gerektiği hususunda geniş bir ilim ürettiler.
- Bazıları dini bağlılıklarının kendilerini tefekkürden azade kıldığına inanırlar..